Saçımızı temizlediğimiz şampuanların vücudumuzu kirlettiğini genellikle düşünmeyiz. Şampuan işte alt tarafı… Bize ne yapabilir ki? Göz yakmaktan başka…
Bizi takip ediyorsanız, işin aslının hiç de öyle olmadığını biliyorsunuzdur. Vücudumuza sürdüğümüz, derimiz veya solunum yoluyla hücrelerimize aldığımız maddelerin pek azı güvenlik testlerinden geçiyor. Oakland’da (Kaliforniya) bulunan The Center for Environmental Health tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kullandığımız şampuan ve sabunların büyük bir kısmında cocamide diethanolamine (cocamide DEA) adlı madde bulunuyor.
Foto: lovemaegan.com
Cocamide DEA, hindistancevizi yağının kimyasal olarak değiştirilmiş bir biçimi. Yani evet, kaynağı doğal, ama kendisi değil. Bu madde, şampuanlarda kıvam artırmak ve köpük yapmak için kullanılıyor. Ne var ki, Kaliforniya eyaleti, insanlarda kansere yol açabileceği gerekçesiyle yakın zamanda kullanımını yasaklamış.
İnsanların sürekli kanserle korkutulmaları hoş değil. Ama masumiyeti kanıtlanana kadar ismini telaffuz edemediğimiz bütün kimyasal maddelere temkinli yaklaşmak muhtemelen yararımıza.
Kaynak:
inhabitat.com
Ben dogal sampuan adi altinda bir sampuan kullaniyorum icinde
Cocamidospropyl Hydroxysultaine adinda bir madde var bu sizin
bahsettiginiz madde olabilirmi?
Sizin söylediğiniz madde coco hydroxysulfaine (CAHS) adıyla da biliniyormuş. Tam aynı şey değil, ama o da hindistancevizinden elde edilen, ama laboratuvarda işlemlenen, sentetik bir deterjan. Doğal olduğu söylenemez, fakat diğer sentetik sürfaktanlara kıyasla masum kabul ediliyor.
Cok tesekkur ederim icim biraz rahatladi sizi seviyorum 🙂 kutu bitsin
bende kendi sampuanimi yapmayi deneyecegim 🙂 uzun saclar icinde kolay
kullanilan bir tarif bulabilsek keske 🙂
evet uzun, kuru ve sürekli titeşen dalgalı saçlar için tarif araştırıyorum ben de 🙂
ben kalın telli çok uzun ve gür saçlarımda karbonat kullanıyorum ve çook memnunum, karbonatla yıkamadan sonra da krem yerine doğal elma sirkesi kullanabilirsiniz
merhaba, ben yaklaşık 3 aydır saçımı şampuansız yıkıyorum. yabancı siteleri takip edenler belki konuya aşinadır ama şampuansız ‘no-poo’ metodu diye bir metottan bahsediliyor bir zamandır. saçı sadece karbonatlı suyla yıkama ve uzun vadede de sadece suyla yıkama diye özetlenebilir.
ben uzun yıllar saçımı boyadım, geçen yıl yediğime içtiğime, evim o kadar dikkat ediyorum saç derimin maruz kaldığı bu zulüm nedir diyerek alternatif aradım. bir yıldır saçımda kına kullanıyorum. çok memnunum. sadece renk seçeneği yok. 🙂 boya kısmını atlattıktan sonra da başka sorunlara çözüm için araştırmalara devam ettim. saçlarım hep çok yağlı idi. her gün yıkasam olacak kadar. gün aşırı yıkamaya çalışıyordum. buna rağmen saç derimde kaşıntı sorunu her zaman vardı. ve de kepeklenme elbette. şampuan kullanırken de uzun yıllardır ticari markaları hiç kullanmadım, ancak şikayetlerim devam etti. dermakozmetik ürünler de kullandım. son çare olarak karbonat ve su karışımını denedim. korkarak tabii. bu konuyla ilgili yabancı çok kaynak var. deneyimler de çeşitli. ben kendi adıma şunu söyleyebilirim. karbonat ve su karışımını kullanmaya başladıktan itibaren hiç bir sıkıntı yaşamadığım gibi karşıntı, yağlanma vs gibi sorunlar ortadan kalktı. saçlarımı hala gün aşırı yıkıyorum, ancak arada 3. günü zorladığım oluyor, haftasonuna denk gelirse. okuduklarımdan anladığım kadarıyla herkeste farklı sonuçlar olabiliyor ancak aklında böyle bir düşünce olan varsa denesinler derim. kısaca tarif şöyle 250 ml yani bir su bardağına bir yemek kaşığı karbonat, isterseniz de 5-10 damla kadar da yağ ekliyorsunuz, lavanta ya da çay ağacı olabilir. kuru saçlar için su ile yarı yarıya yapılacak elma sirkesi karışımının da karbonatlı su karışımından sonra uygulanması ve sonra saçların durulanması tavsiye ediliyor.
arkadaşlarım ev temizliği ve kişisel temizliğimde kullandığım malzemeleri üretmeme şaşıyorlar, zaman ve çaba harcama gerekçesiyle. oysa bu bana daha kolay geliyor. sonuçta kullandığım malzemeler belli. evde her yere ayrı temizlik malzemesi almaya uğraşmıyorum. artık kişisel temizliğim için de aklım bu mantıkla çalışıyor ve düşündüklerinin aksine bu çok daha rahatlatıcı ve özgürleştirici. 🙂
sevgiler.