Anasayfa / Ev / Yırtıcı Kartalın Köpük Banyosu

Yırtıcı Kartalın Köpük Banyosu

İşe gidip gelirken Beşiktaş meydanlarından birini kullanarak deniz kıyısına inerim. Şu Üsküdar motorlarının kalktığı iskelenin hemen karşısındaki meydandan bahsediyorum, ortasında bir havuz ve havuzun içinde kartal heykeli olan.

Birkaç yıl önce belediye, meydanın kullanım hakkını çay bahçelerine verdi. Çay bahçeleri de masalarını kartallı havuzun etrafına dizdi. Şimdi insanlar su sesi eşliğinde çaylarını yudumlayabiliyorlar.

Geçenlerde yine meydandan geçerken çok ilginç bir manzarayla karşılaştım: Meydan sanki bir dans pistine dönüşmüştü. Hani şu çılgın partilerde, sabun köpüğü püskürtülen dans pistlerinden. Tabii burada dans eden yoktu. Meydan ahalisi uçuşan köpükleri şaşkınlık içinde izliyor, nereden geldiklerini anlamaya çalışıyordu.

Meydanın tam ortasından, havuzdan geliyordu köpükler.

İşin tuhafı, havuzun etrafında oturanlar olaydan hiç etkilenmemiş gibi çaylarını içmeye ve sohbet etmeye devam ediyorlardı. Havada uçuşan zehirli kokteyl umurlarında değildi. Havuzun hâlâ çalışmakta olan fıskiyeleri, [madde tag=”S” title=”sürfaktanları”], [madde tag=”F” title=”fosfatları”] ve bir sürü farklı kimyasalı havalandırıp küçük zerrecikler halinde etrafta oturanların ciltlerine, solunum yollarına, çaylarına ve kahvelerine yağdırıyordu.

Olayın kamera şakası olup olmadığını anlamak için iyice etrafa baktıktan sonra havuza yaklaştım. Bir yandan fotoğraf çekiyorum, bir yandan da bu “köpüklü kutlamanın” gerekçesini anlamaya çalışıyorum. Havuzun kenarındaki çaycılardan birine sorduğumda cevabımı aldım: “Abi bizim eleman havuzu temizleyeyim derken bir şişe [madde tag=”D” title=”deterjanı”] boca etmiş; haliyle biraz köpürdü…”

Biraz mı?

Meydan zemininden paspasla temizlenmesi gereken köpüğe “biraz” deniyorsa, “çok köpük” nasıl olur bilmek istemiyorum.

Bir yandan da düşünüyorum: Nedir halkımızdaki bu deterjan merakı? Burada söz konusu olan bir süs havuzu. İçine giren çıkan yok. Yani buradaki temizlik tamamen estetik amaçlı. Oluşan yosunları cam sileceğiyle kazıyıp, kepçe ya da fileyle toplamak yetmez miydi? Ya da illa ki sürfaktan kullanılacaksa, [madde tag=”A” title=”arap sabunu”] aynı işi görmez miydi? Şimdi oradan su içen kuşlar, kediler, köpekler ne olacaktı?

Herkes ev yapımı ürünlerle temizlik yapmayı tercih etmeyebilir. Yine de temizlikte herkes için geçerli olan iki prensip var sanıyorum:

  1. Temizliğe, sorun kabul edilen “kir” için uygun olan en yumuşak kimyasalla başlayıp, işe yaramazsa daha aşındırıcı, daha keskin ürünleri denemek,
  2. Seçilen temizlik maddesinden ufak bir miktar kullanarak işe başlayıp, yetmezse dozunu artırmak.

Bir de tabii neyi temizlememiz neyi kendi haline bırakmamız gerektiğini öğrenebilsek iyi olurdu.

Bu Yazı İlginizi Çekebilir

Antalya Buluşmasından Notlar…

Pazartesi günü (27 Mayıs 2013) Antalya Güneşev ve Ekolojik Eğitim Merkezi'nde Antalyalı okuyucularla buluştuk (İçlerinden şu anda bu yazıyı okuyanlara merhaba!). Sevgili kocamın tasarımını yaptığı Güneşev'in (ve de çalışanlarının) kalbimizde özel bir yeri olduğunu daha önce söylemiştim. Geçen gün, bir o kadar özel bir grup insanla daha tanıştım. Bu arada, yazının içinde tuvalet eğitiminden de bahsediyorum. Neden mi? Buyrun sizi içeri alalım...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir