Geçen hafta çok mu yoğurt yapmışız, fazla mı süt içmişiz, bilmiyorum, Aysun the Sütçü’nün sütü yarı yolda bitiverdi. Mahalle bakkalımız günlük süt satmadığından, iki sokak ötedeki bakkala gittim.
Normalde bez torbam yanımda olur. Ya da en azından evden kullanılmış poşet götürürüm; ama nasılsa unutmuşum. Sütü alırken bir yandan düşünüyorum: Şimdi bakkal kancadan gıcır bir poşet kopartacak, sonra maharetli bir üfleyişle açacak… Off! Dayanılmaz bir suçluluk duygusu!
Ama o da ne? Bakkal buruş buruş bir Şok! poşeti çıkarttı ve şişeyi içine yerleştirdi. Bir an Şok’a girdim sandım; ama yok, bakkaldaydım. Şaşkınlıkla, “Ne güzel, torbaları tekrar tekrar kullanıyorsunuz,” diyebildim.
Bakkal pek konuşkan değil. Vantrolog edasıyla, “Öyle,” demekle yetindi. Ama benim kafamda bir şimşek çaktı: Ne kadar almamaya çalışsak da bir şekilde evde biriken temiz naylon poşetleri getirebileceğimiz bir yer bulmuştum! Poşetleri -maalesef hâlâ- çöp torbası olarak kullanıyoruz, ama en azından çöp poşeti satın almıyoruz; streç film almayı bıraktık bırakalı, mecbur kalırsak bazen buzdolabına koyduğumuz kapaksız kapları örtüyoruz, ama yine de birikiyorlar. Bizim evde yine işler kontrol altında. Bazı evlerde öyle çok birikiyorlar ki, iç içe tıkıştırılıp koca öbekler halinde çöpe atılıyorlar!
Artık İmren Gıda bizim poşet fazlamız için “genel alıcı.” Bunu yapan terziler, kunduracılar da var, biliyorum.
Herkes kendi mahallesinde bir bakkalı veya herhangi bir esnafı kullanılmış poşet kullanmaya ikna etse. Onları burada paylaşsak. Böylece hem esnafın poşet masrafını azaltsak, hem de atıklarımızı… Güzel olmaz mı?
Su yaziyi okuduktan sonra mahalle bakkalimizla konustuk. Cok sevindi. Artik boylarina gore istiflenmis temiz posetleri kendisine veriyoruz.
Çok iyi bir fikir.Hayata geçirmeli.