Evinizi zararlı kimyasallardan arındırmak istiyor, ama nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Çoğumuz her gün kullandığımız ürünlerin zararlı kimyasallar içerdiğini biliyoruz, ama “Hangisi en kötüsü?” sorusuna yanıt bulamıyoruz.
Silent Spring Enstitüsü’ne bağlı araştırmacılar, 200’den fazla ürünü kapsayan bir araştırma yaparak tam da bu sorunun yanıtını bulmaya çalıştılar.
Araştırmayı yöneten Robin Dodson, yaptıkları çalışmayı şöyle özetliyor: “Bu, şimdiye kadar gerçekleştirilen en büyük hakemli çalışma. Son derece geniş bir ürün yelpazesi, hormon bozucu etkiler ve astım riski açısından değerlendirildi. Artık insanların en çok hangi zararlı kimyasallara maruz kaldıklarını daha iyi biliyoruz.”
Dodson, daha önce yapılan pek çok araştırmanın zararlı kimyasal içeren günlük ürünleri belirlediğini kabul ediyor. Bunların arasında parfümlü ürünler, temizlik maddeleri ve kişisel bakım ürünleri bulunuyor. Bunların içindeki hormon bozucu kimyasalların kimisi östrojeni taklit ediyor, kimisi testosteron üretimini durduruyor; dolayısıyla hem kadın hem de erkeklerde üreme sorunlarına yol açabiliyor.
Silent Spring Enstitüsü araştırmacıları, hangi kimyasalların en tehlikeli olduğu muammasını çözmek için 170 “alışılageldik” evsel ürün (örneğin, bulaşık deterjanı, çamaşır deterjanı, vücut kremi, güneş kremi, kozmetik ürünler, vinil duş perdeleri vs.), 43 de “alternatif” (yeşil veya çevreci olduğu iddia edilen) ürünü sınamışlar. Ürünleri sınarken, solunum güçlüğü ve üreme bozukluklarına yol açtığı bilinen 66 ayrı kimyasalı aramışlar.
Araştırmanın sonucunda, en çok tehlikeli kimyasal içeren üç ana ürün grubu ortaya çıkmış:
1) Parfümlü ürünler: Portakal kokulu bulaşık deterjanı, makyaj ürünleri, elma kokulu şampuan… Parfüm içeren her üründe yüksek seviyede zararlı kimyasal bulunması muhtemel. Üstelik bu ürünler, genellikle kokunun “kaçmaması” için bir dizi koruyucu da içeriyorlar. Sıkça kullanılan bir koruyucu türü, [madde tag=”F” title=”ftalatlar”].
Bugün sentetik parfüm yapımında kullanılan 3000’i aşkın kimyasal var. Tek bir parfümlü üründe bunlardan 30 ilâ 500’ü bir arada kullanılabiliyor. Bu kimyasallar evinize yayıldığında, kansere yol açan [madde tag=”F” title=”formaldehite“] dönüşebiliyor veya solunum sorunlarına yol açan zerrecikler halinde havada asılı kalabiliyor.
Parfümlerin içeriği ticari sır kabul edildiğinden, bu bileşenlerin ürün etiketlerine yansıması gerekmiyor. Söz ettiğimiz araştırmaya göre, içinde parfüm olduğu belirlenen 26 ayrı ürünün etiketinde “parfüm” ibaresi dahi yer almıyor. En çok parfüm içeren ürünlerin arasında, araba ve oda kokuları ve çamaşır kurutucularda kullanılmak üzere üretilen parfümlü mendiller bulunuyor.
2) Vinil ürünler: Silent Spring’in incelediği Target marka iki vinil duş perdesi, ağırlıkça %28 ftalat içeriyordu. Yani bu perdelerin dörtte biri ftalattan oluşuyordu! [madde tag=”F” title=”Ftalatların”] astım tetikleyici ve hormon bozucu etkileri olduğu artık kanıtlanmış bir gerçek. Vinil yastık koruma kılıflarındaysa %14 ftalat olduğu belirlendi. Dodson, “İşin acı tarafı, pek çok kişi bu yastık kılıflarını, astımı tetikleyen maytlardan korunmak için kullanıyor. Oysa diğer yandan astıma yol açan kimyasallara maruz kalıyorlar,” diyor.
Vinil ürünlerdeki diğer sorunlu kimyasalların arasında [madde tag=”B” title=”bisfenol A (BPA)“], [madde tag=”N” title=”nonilfenol“] ve glikol esterleri yer alıyor. Bu kimyasalların hormon bozucu etkileri bulunduğu, glikol esterlerininse erkeklerde sperm sayısını azalttığı biliniyor.
3) “Antibakteriyel” ibaresi bulunan tüm ürünler: [madde tag=”T” title=”Triklozan”] ve [madde tag=”T” title=”triklokarban”], antibakteriyel sabun ve temizleyicilere bakteri öldürücü etkiyi kazandıran en yaygın iki kimyasal. ABD kanunlarına göre, her iki kimyasal da kişisel bakım ürünlerinde kullanıldığında “reçeteye tabi olmayan ilaç,” temizlik ürünlerinde kullanıldığındaysa “pestisit” (yani böcek ilacı) olarak niteleniyor. Dolayısıyla ürün etiketlerinde bulunması zorunlu. Ancak yapılan araştırmada, etiketinde belirtilmediği halde bir bulaşık deterjanında triklozan bulunduğu tespit edilmiş.
Son on yıl içinde antibakteriyel ürün sayısında ciddi bir patlama var. Artık antibakteriyel havlu, mikrop öldürücü diş macunu, hatta kesme tahtası bile var. Ancak bu kadar korumalı yaşamanın da bir bedeli var: Pek çok uzman, aynı süre zarfında ilaçlara dirençli bakteri sayısındaki korkutucu artışı, yaygın triklozan ve triklokarban kullanımına bağlıyor.
Bilinçli tüketici olmak yetmiyor
Dodson’a göre, Silent Spring Enstitüsü’nü bu araştırmaya iten nedenlerden biri, en bilinçli tüketicinin dahi evsel ürünlerdeki kimyasallardan kaçamayacağını göstermekti. Çünkü ürün etiketleri, ürün içeriklerini yeterince yansıtmıyor. Parfüm ve triklozanın yanı sıra, etiketlere yansımamış olan parabenlere de rastlanmış.
Environmental Working Group’a ait Skin Deep veritabanı da dahil, internet tabanlı pek çok bilgilendirme hizmeti, ürünlerin güvenilirliklerini etiketlerine dayanarak belirlemeye çalışıyor. Ancak maalesef bu etiketler eksiksiz değil. “Bilgi eksiğiniz varsa, sağlıklı seçimler yapamazsınız,” diyor Dodson.
Dodson önemli bir uyarıda daha bulunuyor: “Genel olarak daha az ürün kullanmaya çalışın. Ne kadar az ürün kullanırsanız, zararlı kimyasallara maruz kalma riskiniz o kadar azalır.”
Kaynak:
Emily Main, Rodale
Men’s Health
Robin E. Dodson, et al., “Endocrine Disruptors and Asthma-Associated Chemicals in Consumer Products,” EHP.
Sevgili Zehirsiz Ev;
giriş cümlesinde adeta kendimi buldum.
bir yerlerden başlamaya çalışıyorum.
bir çok düzensiz ve eksik bilgi var.
sizlere teşekkür ediyorum..
Gonulden tesekkurler !