Bu fotoğraf internette her köşeden karşıma çıkıyor. Ne yazık ki fotoğrafçısını veya kaynağını tespit edemedim.
Malum, dün Anneler Günü’ydü. Yılın en sevimsiz bulduğum günlerinden biri.
Küçüklüğümden beri sevimsiz bulurdum. Anne olunca baktım, acaba farklı hislerle dolacak mıyım diye… Çocukların okuldan ellerinde benim için beceriksizce süsledikleri kartlarla gelmeleri hoşuma gidiyor, evet. Ama hâlâ çok sevimsiz buluyorum yılın bu zamanında her yerde boy boy, vıcık vıcık anne-çocuk resimleri belirmesini… Mayıs ayı yaklaştıkça annelikle uzaktan yakından alakası olmayan markaların bile bu günden sebeplenme telaşını… Annemize verdiğimiz değeri bir şeyler satın alarak ifade etme zorunluluğunu… Gerçekten eşsiz bir duygunun içinin bu kadar boşaltılmasını…
Hem büyüdükçe insan başka şeyler de görüyor. Annesini veya evladını kaybetmiş olduğu için bu “özel” günü hayatının neresine yerleştireceğini bilemeyenler var… Anne olmayı çok istediği halde hiçbir zaman anne olamayacağını sessiz sessiz kabul etmeye çalışanlar var… Evlat edindiği çocuğu anne gibi sevenler de var, anne olup da şu veya bu sebeple annelik yapamayanlar da…
Anneliğin bin bir türlü çeşidi varken neden standart bir Anneler Günü olsun? Ve neden bu kadar çığırtkanlık yapılsın? “Bir gün değil, her gün Anneler Günü olsun!” gibi klişeleri tekrarlamak istemiyorum ama dilerim annemize, bize annelik yapan kişiye ya da onun hatırasına layık bir şekilde yaşamak için adımlar atacağımız, hayattalarsa onlara biraz daha özen göstereceğimiz bir yıl olsun. Anneler yılı kutlu olsun!
OİP de aynı fikirdeymiş. Önce şöyle dedi: “Sevgili
işverenler, Anneler Günü’nde bize etkinlik vs. hediye etmeyin. Yarım
gün izin verin, çocuklarımızla olalım. En kral hediye bu inanın.”
Sonra bunu yazdı: http://olmadikislerpesinde.blogspot.com/